2024 Dünya Çevre Günü
Günümüzde insanlığın karşı karşıya kaldığı çevresel problemlerin başında aşırı meteorolojik ve hidrolojik hadiselerdeki artış gelmektedir. Bir taraftan sel, heyelan, kasırga gibi afetlere insanoğlu giderek daha fazla maruz kalırken, diğer taraftan gerek öngörüsünün yeterli doğrulukta yapılamaması gerek ilerleme sürecinin yavaş ve derinden olması, gerekse sebep olduğu sosyo-ekonomik ve ekolojik problemler sebebiyle çölleşme ve kuraklık da hızla artmaktadır. Orman yangınlarının sayısının artması da bu sürecin doğal sonuçları arasında yer almaktadır.
Kentsel Isı Adası Etkisi Artıyor
Meteorolojik ve hidrolojik hadiselere plansız arazi kullanımı ve doğanın doğal dengesini bozan imar değişiklikleri eklenince doğanın ekosistemi daha fazla zarar görmektedir. Mekânsal şehir planlamaları yapılırken şehirlerin mikro ikliminin dikkate alınmamasının bir sonucu olarak günümüzde “kentsel ısı adası” etkisi artarken, doğanın dengesinin önemli bir etmeni olan hidrolojik döngü de olumsuz şekilde etkilenmektedir.
Sürdürülebilir Şehirleşme öncelenmeli
Yaşanan olumsuzlukları azaltabilmek ve şehirleşmedeki kadim toplumsal değerlerimizi yeniden inşa edebilmek amacıyla -geçtiğimiz acı tecrübelerden de ders çıkararak- şehirlerimizin yeniden imarını (yeni deyimle kentsel dönüşümünü) doğayı tahrip etmeden, hatta yeşil alanları artırarak gerçekleştirmeliyiz. Bu nedenle gerek sel ve deprem gibi doğal afetlere dayanıklı gerekse çevreci ve insan odaklı “sürdürülebilir şehirleşme” çalışmalarının en kısa zamanda -tarım arazilerinin korunması da öncelenerek- başlatılması gerekmektedir.
Gıda ve Su Güvenliği Birlikte Değerlendirilmeli
Şehirlerimizin sürdürülebilir olarak imarına ilaveten; tarım arazilerinin toplulaştırılması, başta toprak tuzluluğu olmak üzere toprak bozunumlarının önüne geçilmesi, basınçlı sulama tekniklerinin ve akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, sosyo-ekonomik getirisi de göz önünde tutularak bölgelerde doğru tarımsal ürünlerin seçilmesi ve teşviki, yer altı ve yerüstü sularının korunması ve izlenmesi sadece gıda güvenliğini değil aynı zamanda su güvenliğini de sağlayacaktır.
Çevrenin Doğal Dengesi Korunmalı
Orman yangınlarına karşı önleyici tedbirlerin geliştirilmesi ve sürekli güncel tutulması; yangın erken tespit, teşhis ve müdahale araç ve yöntemlerinin geliştirilmesi; yangın sonrası orman ekosisteminde iyileştirme ve restorasyon faaliyetlerini içeren bütüncül ve kapsamlı orman yönetim modellerinin geliştirilmesi gerek biyoçeşitliliğin devamı ve zenginleştirilmesi, gerekse sera gazı yutak alanlarının korunması ve arttırılmasıyla sera gazı emisyon azaltımına katkı sağlaması açısından önem arzetmektedir. Endüstrileşmenin ve kontrolsüz tüketimin tarım ve su kaynaklarına olan etkilerinin bölgesel ve yerel ölçekte ortaya konulması, doğal ve ekosistem temelli yaklaşımlar geliştirilerek doğal kaynakların korunması, daha da önemlisi doğanın doğal dengesinin korunması bakımından hayati önem taşımaktadır. Hidrometeorolojik afetlerde gözle görülür artışlardan dolayı afet yönetiminin iklim risk yönetimi ile entegre bir şekilde geliştirilmesi ayrıca önem arz etmektedir.
Toplumsal Farkındalık Artırılmalı
Şehirlerimizin yeniden imarı, tarım arazilerimizin geliştirilmesi, ormanlarımızın ve su kaynaklarımızın korunması için üniversite ve araştırma merkezlerimizin bilimsel çözümler geliştirmesi, başta Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olmak üzere kamunun mevzuatı güncellemesi ve geliştirmesi, uygulama, teşvik ve kontrollerin yaygınlaştırılması, vakıf ve dernek gibi sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket edilerek toplumsal farkındalığın artırılması ve yapılan çalışmaların toplum nezdinde bilinirliğinin artırılması gerekmektedir.
Çevre Vakfı olarak doğal dengenin korunması için yapılacak olan çalışmalara bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de destek olacağımızı belirtir, 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle yukarıda bahsedilen konuları yetkililerin ve halkımızın takdirine sunarız.
Çevre Vakfı