Birleşmiş Milletler tarafından 1972 yılında kabul edilen ve “Tek bir Dünya” sloganıyla “Doğayla uyum içinde sürdürülebilir yaşam” temasıyla kutlanmakta olan 5 Haziran 2022 yılı Dünya Çevre Günü ‘nün fertler, toplumlar ve devletler düzeyinde bilinçlenmeye, çevreye karşı daha sorumlu bireylerin ve toplumların oluşmasına vesile olmasını diliyoruz.
Çevreye duyarlı, bilinçli birey ve toplumların oluşmasında iki temel unsurdan bahsedilebilir: Bilim ve çevre ahlakı diye tanımlayabileceğimiz değerler manzumesi. İnsanın doğanın dengesini bozmadan doğayla uyum içinde yaşayabilmesi için doğayı oluşturan ekosistemler hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. Fiziksel dünyanın yapısı ve davranışını gözlem ve deneylerle sistematik olarak incelenmesini kapsayan bilim, dünya ve daha geniş manada evrenin hangi pirensipler altında nasıl çalıştığı hakkında bilgiler sağlar. Çevresel ekosistemlerin sağlıklı bir şekilde devamı, sistemi oluşturan biyo-jeo-kimyasal, fiziksel ve dinamik süreçlerin anlaşılmasını ve ekosistemler arası etkileşim ve bağının bilinmesini gerektirir. Bilimin “doğanın dengesini bozmadan, doğayla birlikte sürdürülebilir yaşamı” tek başına temin edemeyeceğine, doğayla ahenkli, sürdürülebilir bir yaşamın ancak bireylerin ve toplumların çevre ahlakı kapsamında oluşturulmuş değerler manzumesinin önemini anlayarak, içselleştirmesi ve geliştirmesiyle mümkün olabileceğine inanıyoruz.
Çevresel ekosistem; atmosfer, okyanuslar, buzullar, göl, nehir ve akarsular, toprak, orman ekosistemleri gibi fiziki ekosistemlerin bir bütünü olup sosyal, ekonomik ve politik ekosistemlerden doğrudan etkilenmekte ve bu etkileşim iki taraflı gerçekleşmektedir. Daha zengin ve müreffeh bir birey veya toplum olma istek ve arzuları, geleceğe yönelik kaygı ve endişeler sonucu çevreye rağmen atılan adımlar, ekonomik kazanımlar veya politik dengeler gereği toplum veya devletlerin çevre ekosistemi üzerine uyguladıkları baskılar, yaptıkları faaliyetler çevre ekosisteminin dengesini bozabilmekte, telafisi güç hatta imkansız sonuçlar doğurabilmektedir. Bunun sonucu olarak bozulan çevresel ekosistem, toplum üzerinde sosyo-ekonomik zararlara sebebiyet verebilmektedir. Buna en güzel örnek olarak Marmara Denizi’nde yaşanılan müsilaj kaynaklı çevre felaketi verilebilir. Marmara Denizi’nde yaşanılan müsilaja sebebiyetin bir çok insan kaynaklı faaliyetler olduğu bilinmektedir. Bu örnek, çevre ahlakı boyutunun ne derece önemli olduğunu, sağlıklı ve denge içinde bir çevre için gerekli ve yeter şart olduğunu göstermesi açısından bile yeterlidir. Balıkçılık sektörü Marmara Denizi’nde önemli bir sektör olup bir çok insanımız günlük geçimlerini buradan temin etmekte, toplum olarak ihtiyacımız olan balık ve diğer deniz ürünleri bu denizimizden karşılanmaktadır. İnsanın daha fazla kazanma hırsı, bilim ve bilimsel bulgular sonucu oluşturulan kuralları hiçe sayarak ve yasak olmasına rağmen çok küçük boyutlardaki balıkları avlaması, fitoplankton dediğimiz küçük organizmalar üzerinden beslenen küçük balıkların sayısının azalmasına ve fitoplankton artışlarına sebebiyet vermiştir. Marmara Denizi’ne verdiğimiz tarımdan kaynaklı yayılı ve atıksu arıtım tesisi kaynaklı noktasal kirlilik yükleriyle birlikte Marmara Denizi çevre ekosistemi bozulmuş olup toplum olarak önemli sosyo-ekonomik zararları hep beraber yaşamaktayız. Temelinde ben merkezli günümüz insanının ihtirası sonucu, kısa yoldan hızlı kazanma iştahı sebebiyle çevreye verdiği zararlara yüzlerce örnek vermek mümkündür.
Ekonomik büyüme ve gelişimin günümüzde sürdürülebilirlik kavramıyla ele alınmasının temelinde az önce bahsettiğimiz hususlar yatmaktadır. Çevreye yönelik alınacak her türlü kararın altında sosyal, ekonomik ve politik boyutların, mülahazaların olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sahip olduğumuz tabii, tarihi ve kültürel varlıkları korumak, kollamak, dengeli ve sorumlu bireyler olarak kullanmak, yaşatmak, geliştirmek, çevre değerlerini özgün bir halde gelecek kuşaklara aktarmak, bu değerleri tüm insanlığa tanıtmak, çevre meselelerine sahip çıkmak ve çevre bilincini oluşturmak amacıyla Çevre Vakfı düzenli olarak “Uluslararası Çevre ve Ahlak Sempozyumu – International Symposium on the Environment and Morals” düzenlemektedir.
11-12 Kasım 2022 tarihinde 6.sı düzenlenecek olan sempozyumun ana teması “Birey, Toplum, Devlet ve Sistem Bağlamında Çevre” olarak belirlenmiş olup çevre problemleri daha çok sosyal ve siyasal bilimler odakta olacak şekilde ele alınacaktır.
Tek bir dünyamızın olduğu gerçeğini hatırda tutmak, geleceğimiz için doğanın dengesine dikkat ederek, doğayla uyumlu sürdürebilir bir yaşamın reçetesini hep birlikte bulmak dileğiyle.
Çevre Vakfı Yönetim Kurulu